Muhammed b. Muhtar es-Sankiti
Associate professor of International Affairs at Qatar University (Doha, Qatar). Earned a Ph.D. in history of religion from Texas Tech University in the Utined States. He has a wide range of academic interests, including: political philosopy, political ethics, philosophy of religion, geopolics and strategic studies. He published extensively in Arabic and English on these topics. Published several books among which:
- The Constitutional Crisis of Islamic Civilization.
- The Crusades’ Impact on Sunni-Shi’a Relations.
- The Best Muslim Minds in the Twentieth Century.
- Wounds of the Soul [a poetry collection].
Most of his works have been translated into Turkish languge, and some of them were also tranalted into English, French, Malay, Urdu, Persian, Kurdish, Pashto, Bosnian, Albanian and Tamil. A regular contribution at Al-Jazeera TV channel, where he comments frequently on the Middle East politics and global affairs. He also contributes to Aj-Jazeera website (www.aljazeera.net), where he published hundreds of analytical articles in Arabic and English.
Songs of Hijaz
The wounds of the soul in my pen
Overflow with tears and blood.
Waves of agony unbroken
Drown me in a tormenting flood.
I implore the distant caravan to return
Longing for the beloved in “Dhi Selem”.
My feet are bare and the sands burn
Yet I stride and hum in memory of them.
I recount their glories and deeds
Vivid stories of tribe and tent.
The shade of my yearning leads
My heart towards the Prophet’s crescent.
Hot tears wet my cheeks as I weep
Standing at last before Al Haram.
Around me the universe lays asleep
But the eye of yearning remains open.
***
Upon the slopes of Mount Uhud
I dug my resting place by hand.
My soul pines for the highest peaks
A struggle my body cannot withstand.
I fall, with the elation of reunion
Upon my heart and deep within.
What joy I feel as I embrace
A most gentle life, eternal therein!
Upon the slopes of Mount Uhud
So many Gazelles! So many Lions!
If dark clouds obscure the path ahead
We march to the end, one and all.
Dispersing darkness with shining swords
Bright blades cleaving body from soul.
Our clenched hands do not waver
Our strong hearts fear not at all.
***
In the soil of “Badr” valley blessed
We planted the dormant seed of dawn.
We watered its dry, parched soul
With crimson flows, from our veins drawn.
The dawn spreads his radiant wings
With the light of victory complete.
The blooming flowers imbue him
With fragrant breaths of perfume, sweet.
The morning birds suffuse him
With lively song and joyous tweet.
The full moon shines over Badr
pumping blood into the soul and bone.
It sets the land of Al Aqsa free
From river to sea, beneath her Dome.
It dispels the dark and vanquishes night
Except the Night of Qadr alone.
Muhammed b. Muhtar es-Sankiti
“Katar Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Yardımcı Profesörü (Doha, Katar). Teksas Tech Üniversitesi’nden Din Tarihi alanında doktora derecesi aldı. Siyaset felsefesi, siyasi etik, din felsefesi, coğrafya ve stratejik çalışmalar dahil olmak üzere geniş bir akademik ilgi alanına sahiptir. Bu konularda Arapça ve İngilizce olarak çok sayıda yayın yapmıştır. Bunlar arasında şu kitaplar da bulunmaktadır:
- İslam Medeniyetinin Anayasa Krizi.
- Haçlı Seferleri’nin Sünni-Şii İlişkilere Etkisi.
- Yirminci Yüzyılın En İyi Müslüman Zekaları.
- Ruhun Yaraları [bir şiir koleksiyonu].Çalışmalarının çoğu Türkçe’ye çevrilmiş ve bazıları ayrıca İngilizce, Fransızca, Malayca, Urduca, Farsça, Kürtçe, Peştuca, Bosna dili, Arnavutça ve Tamilce’ye çevrilmiştir. Orta Doğu politikaları ve küresel meseleler konusunda sık sık yorumlarda bulunduğu Al-Jazeera TV kanalına düzenli olarak katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, Aj-Jazeera web sitesine (www.aljazeera.net) katkıda bulunmaktadır ve burada Arapça ve İngilizce olarak yüzlerce analitik makale yayınlamıştır.”
Hicaz’ın Şarkıları
Kan ve gözyaşıyla taşmakta
Kalemimden ruhi yaralarım
Beni acının yakıcılığıyla
Sulamakta ıstıraplarım
Zü-Selem ahalisine olan hasretimle
Sesleniyorum o beldeye giden kafileye
Kor gibi kumlarında okuyorum şiirlerimi
Koşuyorum çıplak ayaklarımla üzerinde
O mesken ve çadırların öykülerini
Şerefli hallerini döküyorum dile
Kovalıyorum özlemimin hayallerini
Sevgili’ye susamış gönlümle
Döküyorum sıcacık yaşlarımı
Yanaklarıma Harem’de
Uykudayken dünya âlem, uğramaz
Uyku benim hasretli gözlerime
***
Uhud’un iki eteğine
Mezarımı kazdım ellerimle
Ruhum zirvelere susadı
Zor geldi taşımak tenime
Şehit düştüm ve tattım
Visalin hazzını gönlümde
Hoşnut oldum, gözüm aydın
Daldım ebedi hayatı seyre
Ceylanların ve aslanların nicesi
Uzanır bu dağın eteklerinde
Öyle bir milletiz ki biz, yarın için
Yolumuzun semasına gölgeler çökerse
Aydınlatırız yollarımızı ruh ve
Ceset arasındaki kılıcın şavkı ile
Titremeyen avuçlarla
Sarsılmaz bir yürekle
***
Şafağın tohumlarını
Ektik Bedir ovasında
Suladık teşne ruhunu
Taşkın kızıl kanımızla
Şafak kanatlarını yaydı
Galibiyet ziyâsıyla
Sardı o nûru çiçekler
Türlü türlü kokulara
Serçeler suladı onu
Ezgilerin nektarıyla
Ruha yayılan bir kandır o,
Işığını dolunaydan almakta
Denizinden nehrine dek
Özgürleşir onunla Aksâ
Siler geceleri ve karanlıkları
Leyle-i Kadir müstesnâ.