Özgeçmiş

Mısırlı şair, Çevirmen. Kahire doğumlu; Kahire Üniversitesi Dâr-ül Ulum Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı mezunu. 2009 yılında “Jidalıyye” isimli şiir kitabı yayınlandı. “Sanki Balkon Mahzendedir” adlı şiir dosyası yayımlanma aşamasında. Aralarında Mahmud Derviş Müzesi şiir ödülünün de (2015) bulunduğu birçok ödülün sahibidir.

Melek Deniz Özdemir ile birlikte Türk edebiyatından Arap edebiyatına on adet kitap çevirmiştir.

Kaçış

Tamamen senin gibi düşünüyordu,
Ve güvenli bir edayla konuşuyordu.
Uyuduğunda çekirgeler gibi binalardan düşen
kadınlar görüyordu.
Ruhları üzerine kağıt oynayan erkekler
Ve felaketten habersiz evcilik oynamaya
devam eden çocuklar
Ona sordum:
“Daha önce folklorla ilgili bir şey okudun mu ?”
Orta parmağını havaya kaldırıp uzaklaştı benden

Tamamen senin gibi düşünüyordu ,
Ve güvenli bir edayla konuşuyordu.
Şiir yazarken ;
Unutmaya çalıştığı sokaklarda
bir çocuk olarak görüyordu gölgesini
Sokaklar ise kovalıyordu onu
tıpkı kimliğinin kovaladığı gibi
Seslendi ona:

“Beni de götür
Hazirana beni de götür
Eğer Güneye gidersen
Ya da pişersen bir incir gibi
Anadolu’nun bir tepesinde
Beni de götür
Pazarlarda baharatların kokusunu keşfederken
En güzel günlerini kaybetsen bile
Beni de götür”

Tamamen senin gibi düşünüyordu ve güvenli bir edayla konuşuyordu
Ta ki yolun ortasında gölgesini bıçakladığı görülene kadar …
Ve sonra saklandı Diyarbakır’daki halayların arasına …
Sordum:
“ Folkloru sever misin ?”
Kana bulanmış gömleğini çıkardı
Ve havaya doğru sallamaya başladı …!


Ahmad Zakaria

Egyptian poet, translator. Born in Cairo. A graduate of the Arabic Language and Literature Department of the Faculty of Dar Al Uloom. In 2009 his poetry collection called “Jadaliyya”. His new poetry collection entitled “As If the Balcony is in the Cellar” is in the pipeline for publication. Recipient of many awards including Mahmoud Darwish Museum Poetry Prize (2015). Translated ten poetry books from the Turkish literature into Arabic alongside with Melek Deniz Özdemir.

Running Away

He was exactly thinking the way you do
And he was talking in a confident manner.
When in sleep, he was seeing women
falling down from the buildings like locusts.
Men playing card games on their souls
And the children keeping on
playing house oblivious to the disaster
I asked him:
“Have you ever read anything about folklore before?”
He moved away from me by putting up her middle finger

He was exactly thinking the way you do
And he was talking in a confident manner.
While composing poetry;
On the streets he was trying to forget
he was seeing his shadow as a child
The streets on the other hand was running after him
just as his identity was chasing him
He called on it:

“Take me where you are going
Take me too in June
If you go to the South
Or you would get ripe like a fig
On one of the hills of the Anatolia
Take me too
While exploring the smell of the spices in markets
Even though you would be losing the most beautiful days
Take me too.”

He was exactly thinking the way you do, and he was talking in a confident manner.
Until he was seen at a time when he stabbed his shadow in the middle of the road…
And then he hid himself among the halays in Diyarbakır…
I asked:
“Do you like folklore?”
He took out his bloodstained shirt
And started waiving skyward…!