
1949’da Erzurum’da doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Fakültesini 1974’te, Kimya Yüksek Mühendisi olarak bitirdi. 6 ay kadar mühendislik, sonraki 20 yıl boyunca da değişik alanlarda ticaret yaptı. 1994 - 2009 arası bir özel T.V. kanalında sinema ve belgesel yayınını yönetti. İlk şiirleri 1971 yılında Diriliş Dergisi’nde, sonrakiler, Kelime, Yöneliş, Yedi İklim, Kayıtlar, Gergedan, Defter, Kaşgar, Hece, Yansıma, Le Poete nTravaille, Kitaplık, Kırklar, Anlayış, BirNokta, Yeniyazı v.b. dergilerde yayınlandı. Seksenli yıllarda başlayarak, İngilizceden, Fransızcadan çeviriler yaptı. Frantz Fanon’dan çevirdiği ‘Siyah Deri Beyaz Maske’ isimli kitapla, TYB tarafından 1988’de,‘Yılın Mütercimi’ ödülüne layık görüldü. 2005 yılı Kırım’da Türkî Cumhuriyetleri şairlerinin katıldığı ‘Türkçenin Şiir Şöleni’nde, Ahmet Yesevi Şiir Büyük Ödülü verildi kendisine. 2014 yılında, 19 Mayıs Üniversitesi tarafından kendisine fahri doktora verildi. 2009’dan başlayarak 5 yıl boyunca, bir günlük gazetedeki köşesinde şiir yayınladı. Halen, ‘serbestiyet.com’ isimli internet gazetesinde, yayınlıyor şiirlerini. Yayınlanmış şiir kitapları: İlk Atlas (1990, 2011); Gazze Risalesi (2009,2014, 2014, 2014); Yoksulların ve Şairlerin Kitabı I (2010); Yoksulların ve Şairlerin Kitabı II (2010); Yeni Başlayanlar İçin Metafizik (2011); Cazın Irmakları (2012); Ölüme Çare / Şen Maneviyat (2013); Dudakta Bekletilen Şarkılar (2014)
Coğrafya
I
Acı ırmak olmuş akıyor,
Korku ırmak olmuş akıyor,
Ölüm ırmak olmuş akıyor,
Irmak, tanrısını arıyor,
Tanrı, kitabını yazıyor,
Yazdıkları ne akla,
Ne yüreğe sığıyor.
Ve merhamet,
İnsanda belbağlanan merhamet,
Feri gitmiş bir ateş,
Irmağın kıyısında
Piknikçilerin bıraktığı...
Feri gitmiş bir ateş
Ya da tumturaklı, müptezel
Bir tweet internette,
Yaraları sarmaya
İsini, dumanını gönderen...
II
Ay ışığı iyi gelir
Kapanmayan yaraya.
Ay ışığında gözyaşı
İyi gelir,
Bir damla,
Bir kaç damla
Ve hüzünlü bir tebessüm
Dudağın kıyısında...
Deşer gibi kendi anasının karnını
Bugün, insanoğlunun
Aklının ucuyla
Ve kazma dişleriyle açgözlülüğün
Delik deşik ettiği,
Üstünde tepindiği bu öksüz coğrafyada
Kan çanağı bir göğe batırarak fırçanı,
En derin oyuğundan başlayıp,
Kül rengi gelecekle boyarken
İnsanı ve doğayı,
Sen ey yüce şiir sanatı,
Sen ey yersizlerin yurtsuzların vatanı,
Dudağının kıyısında, evet,
Biraz acılı bir tebessüm
İyi gider, pek iyi
Ve pitoresk –
Büsbütün örtmez belki,
Ama biraz olsun gölgeler
Senin gül yüzüne sıçrayan
Azgın insansızlığı, azman insansızlığı,
Orantısız vahşeti,
İnsan denen o içrek tanrısallığa,
O Tanrı soluğuna
Kötü kokular, müfsit mayalar katan
Şu kronik çürümeyi,
Ontik metastazı...
Hekimler, kanser için ararken,
İnsanda alçalmaya,
İtleşmeye, kurtlaşmaya
İyi gelen ilacı da bulurlar
Diye dua ediyorum bir yandan,
Bir yandan da, ben kendim,
Okşayarak başını içimdeki yangının,
Uyuşturmadan onda diriltici acıyı,
Yaratıcı sancıyı,
Kanadının ucuyla yaşlı, yanık şiirimin
Ve kopuk telleriyle sazımın
Resimler çiziyorum şimdiden
Yıkık duvarlarına, insan kalbinin,
Eskizler yapıyorum,
Tutuşup yanmak için gün sayan
Daha esrik, daha saf, daha deli
Ve taşları, duvarları,
Dinleri, dilleri, ırkları aşıp,
Kalpleri tutuşturan
Daha büyük kanatlı yangınlar için.
Resimler yapıyorum,
Dünyadaki bütün yoksulları,
İnsandaki bütün yoksullukları
Yepyeni bir varolma hasretiyle
Kucaklayan göklere,
Resimler yapıyorum
Kansız geleceklere,
Kinsiz geleceklere,
Sonsuz geleceklere...